Ayrılık kapımızı çaldığında mevsim kış
Hava karlı rüzgarlı yollar çamur ıssızdı
Bir sokak ortasında öksüz çaresiz yalnız
Öylece kalakaldım yüreğimden kan sızdı
Gün batmak üzereydi son kızıllık ufukta
Haykırdım ardı sıra ismini öpüp öpüp
Yankılandı bir zaman hıçkırıklar boşlukta
O halime bakmadı bir kerre olsun dönüp
Düşündüm saatlerce yutkunarak bu sonu
Bir kuytuda taşlara yaslanıp uyukladım
Neden sonra uyanıp hatırlayınca onu
Nar-ı hicran içinde ismini sayıkladım
Gecenin karanlığı içimi ürpertse de
Yalnız O’na sığındım gözyaşlarımı tutup
Yangın yerine dönmüş bedenimi örtse de
Düştüm ıslak yollara kederimi unutup
Gülendamına bakıp ne fena aldanmışım
Nasıl sevmişim onu en güzel duygularla
Nazına,cilvesine boş yere katlanmışım
Yazık feda ettiğim zamana,tutkularla
Hercai heveslerle uzaklaşırken benden
Bir resim parçalandı çığlıklar arasında
Silip hatırasını ebediyyen kalbimden
Kırdım cevher-i câmı gönül macerasında
(‘Gönül Şarkıları’kitabından…)