Sen türkü yak ben mermi

gökten zembille inen sadece aşktır ve ölüm daha şık durur bronz bir tende her daim sıfır kilometre bir gün var önümüzde gir ve ortalığı karıştır. ah diyorum, ahı bilir misin sen dünya dedikleri gömgök bir yatır nereden bilmiş beni, röntgeni icat eden otuz yıl yaşadım...

Sözü Yormadan

Efendim’e vermek için yirmi yedimden gün aldım yirmi yetimden gül. I bir bilseniz Efendim için için ateşe verdim içimdeki beni ah beni hangi vadiler istedi de gitmedim kıskandım da ne oldu hayattan kendimi. ah Efendim, sorar durur can; nasıl bir sondur bu,...

Bir ki deneme

zar tutuyorsun ey hayat bu kaçıncı sevgili yanlış ata oynamışım gözlerim öyle dedi pır pır diye ses çıkardı yürürken yüreğimden denizleri sulardım tozmasın diye deniz sporu çok severdim çiçeğe yem vermeyi kuşlara binerdim ve kaçardım basından bak buraya yazıyorum diye...

Rötuş

I beni anlamanız için kahraman olmanız gerekmiyor düşünün bir kere yağmur yemeyeli kaç yıl oldu kaç kez sabahladınız uykusuzluğun koynunda ölümden korkmadığınız ne kadar doğru II ellerinizde cesediniz bana geliyorsunuz sizin için ne yapabilirim ki ben ırmakların...

Veryansın

incir dalını emer süt kokar ağzı burnu yavrusunu yer balık bilmez bile burç olduğunu ve kimseye havlayamaz soytarının köpeği mermi yeni kesilmiş et gibi seğirtir cana doğru. toprak uzakta kaldı elif artık cüzlerde ve koçun kanı dönüp duruyor mersedesin tekerleğinde...