Kendilerini olağan dışı şartlarda yaşamaya alıştıran insanlar, bu normal dışılığa kuşların da destek vermelerini umuyorlar.
Küçücük kafeslerde esarete ve yalnızlığa mahkûm ettiğimiz bu küçük ve şirin canlılar netice vermez azatlık ümidiyle mi ötüyor yoksa ortalığa neşe saçmak için mi?
Kuşun gerçek mekânını hatırlayarak bu soruyu cevaplayabiliriz.
Kafes kuşun tabiatına aykırı.
Her şeyin tabiilikten uzaklaştığı bir ortamda yaşıyoruz.
Sunilik bu hayatın vazgeçilmez unsuru! İnancımız da suni olduğundan dolayı suni meselelerin suni bunalımlarında çözülüyoruz ve tükeniyoruz.
Kafes gayritabiîdir ama apartman dairesi tabii midir?
İnsan kafeslerine rızamızla girdik, televizyonu, balıkları ve kuşları da esaret arkadaşları olarak kabullendik.
Kuşlar kafeslerini benimsedikçe hürriyet evcilleşti, uysallaştı. Kafesteki kuş bizi sevmiyor; ihtiyaçlarını karşıladığımızı biliyor ve yalnızca itaat ediyor.
Hürriyet de sevmiyor bizi, erdemini gizliyor bizden!
Hürriyeti; az çalışmak, çok uyumak, bol yemek, dizginsiz konuşmak sayıyoruz. Şimdilerde dünyanın sunduğu hürriyet bu kadardır.
Avunabiliriz belki!
Sadece soğuktan korumaz kafes. Ormanın tehlikelerinden uzaklaşarak güven iklimine kavuşmuştur. kafesteki kuş. Demir tellerin dışındaki dünyada ölüme daha yakın duracaktır ne de olsa!
Kuş kafesleri kuşları, apartman daireleri insanları korumuyorlar mı tehlikelerden?
Zahmetten rahata, endişeden emniyete sığınmışlığın rahatlığında öt güzel kuş; öt çiçeksiz, ağaçsız, yağmursuz, güneşsiz, böceksiz kuş; öt hayatı iğdiş edilmiş kuş; kendin için değil, hemcinsin için değil, seni kafeste tutan için…
Çare?
Kuş kafeslerinden vazgeçip kuş evleri mi yapsak…

%d blogcu bunu beğendi: