Cumartesi sabahıdır. Memurlar için tatil sabahıdır. Erkenden kalkıp evden çıkmaya alışanlar içinse bu tatil sabahı sıkıntı zamanıdır.
Sıkıntıdan kurtulmak için bir iş arıyorum. Amansız bir uğraş içindeyim. Düşünce sancısı… Abartayım: Ağrı girmiyor mu başıma?
Sonunda, belediye ekmek büfesine gitmem gerektiği geliyor aklıma. Bir minder ve bir kitap alarak elime, koşarak…
Koşarak, çünkü, önüne geçeceğim bir kişi dahi, kârdır benim için. Böylece, daha az bekleyeceğim kuyrukta. Belki de, bu sayede ekmek alabileceğim…
Hiç kimseyi geçmeden, geçemeden varıyorum ekmek büfesinin önüne. Fazla kişi birikmemiş henüz. Öyle ya, bugün tatil. Millet, bulmuşken bir Cumartesi sabahını, bırakır mı uykuyu! Herkes deli mi? Deli olanlar, benim gibi, gelmiş, girmiş kuyruğa…
Hayır, öyle değil, deliler çoğalıyor, yıllar önce turnaların geldiği bu kanal boyuna, sabah sabah, işte, bölük bölük deliler geliyor… Aç kalmamak için, artıracağı üç kuruş para için, deliler geliyor, kuyruk uzuyor, uzuyor…
Oysa ekmek kamyonu yok henüz görünürlerde. Yani bekleyeceğiz uzunca bir süre.
Doğrudur: Ben, büfenin önündeki iki kuyruktan, kaldırımda oluşan ve erkeklere ait olana ekleniyorum. Önümde ihtiyar bir delikanlı var. Minderi onunla paylaşıyor, çöküp oturuyorum. Benden sonra ise bir çocuk, gelip oturuyor yanıma…
Çocuk, diyorum. Çocuk diyorsam, bıyığı ter tutacak yaşta: Ondört, onbeş. Sivaslı. Göç etmişler buraya. Onlar ailecek göç ederken, göç de onları talan etmiş. Memleketin kara derili çok büyük kitlesine mensup, kendisi ve ailesi. Okuyor, okumaya çalışıyor. Ama okumanın getireceği akıbete pek inanmıyor. Gözü, böylesi kişilerde genellikle olduğu üzere, kısa yollarda.
Bu çocuk adsız olsun. Bu Sivaslı kara tenlinin adı olmasın.
Bu Sivaslı kara tenli, öfkeli mi öfkeli. Ben konuşturdukça, o konuştukça, daha bir fark ediliyor öfkesi.
Fakat hayır, buraya yazmayacağım onun öfke dolu cümlelerini… Kimlere, hangi koltuk takımlarına, nasıl kutsal sözlerle küfrettiğini aktarmayacağım.
Çünkü… Hepsi hikaye. Buraya kadar anlattıklarım külliyen lakırdı… Yazımın bundan sonrası ise, doğrudur, çok önemlidir…
Fakat, dedim ya, Sivaslı Kara Tenli’nin seçilmiş sözlerini sizlerle paylaşmayacağım…