Ruhun ve eşyanın dilini unutunca
yaratılışın balkonlarına akıyor
alemlerin esrarı.
Ve kalbimin kalbimle buluştuğu
zamanın mahşeri fısıltısında
yanmış sözleri ve sabahın surelerini
arıyor bir su damlası.
Ve henüz camlardaki ayı söndürmeden
ilahilerinin yarısı tüketilmiş
bir kadın çıkageliyor
omuzunda batılı kırlangıçlarla
uzanmış bir ayin anısı gibi tıpkı.
Ateşin ortasındaki bahçelerde
beyaz bir kevserle çözülüp akıyor saçları
‘zikir’ için tevrat ve zeburdan.
Ve günbatımında bütün kızlar üşüyor
bütün kızlar köpük içinde.