Bir sade kahve içip gidecek.
Kahve dolu.
Boş masa yok.
Girsem mi, girmesem mi, girsem mi, girmesem mi, girsem mi, girmesem mi, adımlar, sekiz, yedi, altı, beş, dört, üç…
Alışkanlık ve tiryakilik…
Mekân sahibi rica ediyor, masada tek oturan hiç görmediğim, tanımadığım adamın karşısına oturuyorum.
Aradan 27 yıl geçti.
Dönüp bakıyorum da, arkadaşlarım arasında ayrı bir yeri var o masadaki yabancının.
Alışkanlık.
Yok, tiryakilik!