Kaplumbağa. Taştan.
Bildiğimiz kaplumbağanın beş katı büyüklüğünde.
Kaldırımın çıkmaz sokağa açılan ağzında, caddeye bakar şekilde duruyor.
Önünde bir leğen su…
Ne güzel diyor çocuk, arada bir kafasını serinletir.
Su havadan sıcak olmuştur diyor annesi.
Babası, o güvercinler için.
Ne akla hizmet diyor bir başkası.
Taştan kaplumbağa çocuğa göz kırpıyor.
Bildin ahbap.
Suyu Reşadiye’nin şadırvanından aldı da, leğeni nerden aldı bizim mektepli meczup diyor esnaftan biri içinden.
Saydım.
Bir eksik.
