Bu şiirler nerden çıktı, bu yapışkan rüzgâr, bu panolardaki dünya, bu oyuncaklar nerden çıktı, kaydedildim, kaybedildim, bu körpecik bıçaklar nerden çıktı, bu çatallar bu boynuzlar bu huysuzlar, bu cıva suratlar, bu Hacivat’ın suyunun suyunun suyu oğlancıklar, bu kızcıklar, bu dilcikler, bu tilcikler, bu tilkiler nereden çıktı, ayık oldum, kayık oldum, yayık oldum, sayık oldum, cacık oldum, cacıktaki marul mu, salata mı, organik mi manik mi, nanik mi, indim kuyu dibine sildim süpürdüm silkindim çıktım, söyle hadi, hızlı söyle, s.. çıkarsın tabii, kuyu dibi değil lan merdiven altı, bu romanlar nerden çıktı, ucuzu pahalısı ağırı hafifi isi misi pisi, armut sarkar dal edalı…

Polis dürtmese daha konuşacak.

Burada olmaz, yasak. Git başka yerde ver nutkunu.

Bir milyon yıldır aynı paltoyu aynı postalı giyiyormuş, bir milyon yıldır sakal tıraşı olmamış amcamız polise bilmediğim bir dilde bilmediğim kelimelerle bilmediğim vurgularla bir dörtlük söylüyor.

Kalabalığa karışıyor sonra. Karanlığa.

%d blogcu bunu beğendi: