Ne kaldı ki doludizgin geçiveren
hayat denen anaç kadından
hangi çiçek ürperir
kente sarkık ellerinden
damıttığı eczadan
hangi tohum uyanıyor
kim hayatın sırrını resmedebilmiş yüzüne
kim usanmış aynalara bakmaktan
hangimiz çiçeğe durmuş adımlarıyız
hayatı da sulayan kaynağın
ki adına Havf da derler Reca da
HER YER GARAİB-İ HİLKAT PEMBEYE ÇALIYOR
HER TEBESSÜM MÜTEBESSİM ÇEHRELERDE SERAB
Senin duvarlarına çarptıkça parıldıyor ışık
sana baktıkça ışık bir kırılgan şiir
/alaimisema tut elimi bırakma/
bir avuç
bir elin parmakları
hepsi bundan ibaret
hepsi
bir iki derken hepimiz
kozalarda tohumlarda
bir kanat çırpmak için
çatlayış
bir nisan ışıltısı çiğ kubbelerinde
göğe teslim edip yüzümüzü
beklemedik mi
gül iklimini
RESMEDİYOR IŞILTIYI SULAR KORKUYLA AKARAKTAN
BİR İNCE TELAŞ REHNEDECEK SU DURSA EYVAH
SÖNECEK AVUÇTAKİ ATEŞ TERKEDECEK HER ÜMİT