A günah çıkarıyordu.
Bir yılan Kilisenin çatısında kavladı.
Kızılderililerin, Vietnamlı çocukların, Hiroşimalı ve Nagazakili kadınların, dünyanın başka uluslarından, başka dinlerinden, başka renklerinden yaşlıların, kadınların, çocukların, hayatının baharını yaşayanların, özetle milyonlarca, milyonlarca insanın son bakışı bir kuşa dönüştü.
O kuş Çarmıhtaki İsa’nın dudaklarına kondu.
İkon canlandı.
Çarmıh kendisini usulca eritti.
Resimden çıktı Efendimiz.
Doğruldu.
Yürüdü.
Gözlerini A’nın gözlerine dikti.
Bağdat’la dedi, sona doğru gidiyorsun.
Pişman değilsin.
Pişman olsan da çıkmayacak günahların.
Ve ben senin ağırlığını taşımıyorum.
Suçuna ortak değilim.
Yıktığın kentler, yaktığın topraklar, öldürdüğün insanlar hazırlıyor sonunu…
Ve benim adıma suç işlemen.
Kuş ikondan uçtu.
İsa yeniden yerine döndü.
Kan içmeye devam eden A’nın rüyası korkusuna, korkusu rüyasına karışıyor.
