Kedi hasta.
Gidiyoruz geliyoruz ama pek tadı yok, dedi.
Sonra bu cümleyi şerh eden bir fıkra anlattı, ayıp, burada söyleyemem.
Yan masadan bizim Yaşar, abi dedi, o işi elmayla aynayı unutma.
Kahveyi çınlatan bir kahkaha attı.
Elma, dedim.
Hayvanı mı öpeceksin dedi.
Ayna?
Ya birisi gelirse…
Burada açıkça söyleyemem, ayıp.
Yaşar eski haline döndü, kedisi kusuyordu, üzgündü, gece on iki!
Sekiz!
Batarsın.
Kedisini acile kaldırdık.
Tarkan’dan mesaj geldi.
Hastayı kaybettik, başımız sağ olsun.
Mesajı Yaşar’a gösterdim.
Kâğıdı bıraktı.
Daldı.
12 saati sordu arkadaşlardan biri.
Yaşar bir mühendis gibi yazboza şekil çizdi.
Anlattı.
Burada söyleyemem ayıp.
Gelmek.
Gitmek.
Tat.
Kedi ölmeseydi bari.