Bir uğultu, Bir gümbürtü! Korkunç bir sarsıntı!
Eşya emir almış savruluyor…
Duvarlar emir almış sallanıyor.
Evimiz, evlerimiz başımızı yutan birer canavar oluyor. Daha bu akşama kadar duvarlarına bakıp da nice hayaller kurduğumuz odamız,
kitaplığımız, içinde nice anılarımızı barındırdığımız vitrinimiz
hurdahaş bir şekilde yerlere savruluyor ve kimimiz daha yeni
boyadığımız, kartonpiyer yaptırdığımız duvar göçüklerinin altında
kalıyor ve kimimiz uzun süren sarsıntının ardından kendini zorbela
dışarı atabiliyor. Kimimiz daldığımız gaflet uykusundan hiç
uyanmamacasına uyuyor, kimimiz de birileri tarafından zorlan
uyandırılıp dışarı kaçırılıyoruz. Kimisi de karatelaşa kapılıp kendini
balkondan ve pencereden atlıyor, ya ölüyor ya da kolunu bacağını kırıyor.
Sonuç çok da önemli değil ölenler için… Herkes dünyadaki
meşguliyetlerinin vereceği sonuca doğru giderken, olanlar geride
kalanlara oluyor. Kimimiz evsiz ve barksız bir şekilde ortalıkta
kalakaldık, kimimiz bir çadır için nice kapılar dolaştık, kimimiz
kurduğumuz hayallerin altında kalıp orada kıvrandık durduk. Ve “şimdi
ne olacak?” sorusunun yükü altında ıslanıp duran milyonlarca göz.
Bir hüzün çöker körfezin üstüne
Bir kara bulut çöker Gölcük sırtlarına
Yalova, Karamürsel mahzun
Gebze, Darıca’da acılar üstüne acı.
Birer ibret tablosu seriliyor önümüze. O anı yaşayanlar tarif edemezler
o anın nasıl gelip geçtiğini. Kimi hala olanları yaşadığına inanmak
istemiyor bile. Bir çocuklar eğleniyorlar dışarda kurulan çadırların
etrafında koşarak.
Pili bitmek üzere olan bir radyodan alabiliyoruz haberleri. Canlı
bağlantılarda ilk anın verdiği feryat ve bağürışmalar ve yetkili
bulamamanın verdiği şaşkınlık. Sonradan öğreniyoruz kanun koyucuların
bu kanunları uygularken bile aciz olduklarını… Evler şimdi bir
canavar gibi bakıyor bizlere. Korku sinmiş çatlamış binaların
duvarlarına. Azrail boyanın rengi olmuş da bakınca bizi yutacak gibi…
Gecenin üçünde başlayan o dehşet anı sefalet haliyle böyle ne kadar
sürecek?.. Ölen yüz bine yakın insanın ardında süren ağıt ne kadar
sürecek böyle?.. Nasıl dinecekse dinsin artık, nasıl bitecekse artık..
Bu göz yaşlarımız nasıl bitecekse bitsin, bitsin artık ya Rab! Seni
kalbimizde yitirmenin acılarını yaşıyoruz biliyorum. Umarım ki bu bize
yaptırdığın son gece ağıdı olsun. Umarım ki bu ders alacağımız son
uyarın olsun, bundan yeterince ders alabilelim ve sana gelen yollara
düşüp aydınlıklara ulaşabilelim.