“Bir balığın kesik boynu gibidir spleen…”
L.M.
Semender Nargile’nin kapısından girerken, canı fena halde sıkılıyordu.
Tanıdık var mı diye sağa sola bakındı. Göremedi.
Posbıyık, başında fötr bulunan, orta yaşlı adamın yanındaki boş masaya ilişti.
Garsona işaret etti.
Gelince,
“bana bir çift elma, nakla; bir de Türk kahvesi, sade” dedi.
Burnundan soluyordu.
Fötrlü adama baktı, o da kendine bakıyordu ama başka bir yere bakıyor gibiydi.
Ofladı pufladı.
Kendi kendine konuşur gibi, yüksek sesle,
“erenler” dedi, “canım sıkılıyor.”
Adam nargileden derin derin nefeslendikten sonra,
“ibadet et” dedi.
“Cevap bulmuş olmanın coşkusuyla,
“ibadetten de sıkılıyorum.”
“Âşık ol…”
“Kadınlar da can sıkı…”
“Aylak durma, çalış.”
“Denedim, yine de sıkılıyorum.”
Fötrlü marpucu bıraktı, uzun uzun süzdükten sonra,
“mezar kazıcı ol, insanların ne kadar dar bir yerde kaldığını görür, ne geniş bir dünyada yaşadığını fark eder, halinden memnun olursun” dedi.