Küllükte bir araya geldiler.
Uçsuz bucaksız tarlaya döndüler.
Nohut firikleri arasında bir tavşan o bakıştan kaçtı.
Bir köpek uludu.
Bir yılan aktı.
Nohutlar hâlâ yeşildi.
Nasıl olsa biz çekeceğiz dedi birincisi.
Her yıl bir gecede bize yolduruyor dedi ikincisi.
Bugün bir işimiz yok yolalım dedi üçüncüsü.
Öyle dedi dördüncüsü.
Hadi dedi beşincisi.
Kalkalım dedi altıncısı, yedincisi, kırk birincisi.
Kalktılar.
Gün ışıdığında nohut tarlaları içerisinde bir tarla yolunmuştu.
Adam uyandı.
Pencereden baktı.
Yeşil nohut tarlasında deste deste yolunmuş nohutlar gördü.
Eyvah dedi önce.
Düşündü.
Cinlerini çağırdı.
Ne yaptınız demedi, kızdığı gözlerinden belliydi.
Nohut yolma zamanı, her tarladan bir deste değiştirin dedi.
Eyvah cümlesini geri aldı.
Sade kahvesinden de bir yudum.
Gülümsedi.