Kahvaltıda çay doldururken bardak çatladı. Bunu uğur saydı.
Sofrayı toplarken yere ekmek kırıntıları döküldü. Farkında olmadan üstüne bastı. Bunu uğursuzluk saydı.
Gömleğini giyerken düğme koptu. Bunu uğursuzluk saydı.
Düğmeyi dikmedi. Yeni bir gömlek giydi. Cebinde unutulmuş on lira çıktı. Bunu uğur saydı.
Asansöre bindi. Asansör yedinci kata gelmeden durdu. Sonra tekrar çalıştı. Bunu uğursuzluk saydı.
Kapıdan çıkarken alt katın pencere önüne konan güvercinler üstünden uçtu. Bunu uğur saydı.
İşe gitti. Kahve söyledi. Huzursuz bacakları masayı salladı. Kahve fincana döküldü. Bunu uğursuzluk saydı.
Kahveyi içti. Fincanı kapattı. Fincan tabağa yapıştı. Bunu uğur saydı.
Fal baktı. Bir köpek gördü. Bunu uğursuzluk saydı.
Köpekten büyük bir balık gördü. Bunu uğur saydı.
Hava bir den karardı. Açık pencereden karanlık bir rüzgâr girdi. Bunu uğursuzluk saydı.
O rüzgâr bir kuş tüyü getirdi. Bunu uğur saydı.
Gazetenin bulmacasında üç kelimeyi çözemedi. Bunu uğursuzluk saydı.
Patronu ona gülümsedi. İltifat etti. Bunu uğur saydı.
Gün saymakla geçti.
Akşam eve gelirken güvercinler birinci katın pencere önünden ona baktılar.
Bu sefer uçmadılar.
Asansörden çıktı.
Kapıya geldi.
Aklına bir şey geldi.
Kapıyı açmadan tekrar asansörü çağırdı.
İndi.
Sokağa çıktı.
Otobüse bindi.
Müdavimi olduğum kahveye geldi.
Gizli bir şey söyledi.
Çay içmeden ayrıldı.
Eve gitmeyeceğini anladım.

%d blogcu bunu beğendi: