Koparılan güller solmaya mecburdur. Tercih yapma şansı yoktur güllerin. Kaldırımlar üzerine sayısız gül düşüyor şimdi.
Meşaleler geceleri dikkat çeker. Etraf zifiri karanlık olduğunda daha anlamlıdır aydınlatıcılar. Böyle bir gecede farkettim gururlu bir çocuk olduğumu. Gururlu bir çocuk olmasaydım bu kadar geç kalmazdı kimse.
Yakınımda tren yolu olmadığı halde zemin bu denli sarsılmazdı. Tren yoluna ne gerek var. O, betonların sarsılması için gereklidir. İnsanın sarsılması için yalnız insan olmaya ihtiyacı var.
Jeotermal zenginliği olan bir ülkede yaşadığım için de mutsuzum. En büyük jeotermal zenginliğimiz önyargılarımız. Önyargı elde etmek için hiçbir ülkeyle ithalat anlaşmaları yapmaya ihtiyacımız yok. Ve umursuyorum insanlığın yitirilen evlatlarını. Ben insanlığın en çok en küçük çocuklarını severim. Kıyıda köşede kalmış yok olmak üzere olanlarını. Çünkü büyük olanları zaman zaman gösteriş için herkes seviyor. Sonra da altına imza atılıyor. Baş okşayan şahıs:……….
Sahip olduğum tek hazine ölmeyecek aşklarım. Mirasımın varislerimin hoşuna gideceğinden pek emin değilim. Öldüğü halde hatırasını sakladığım aşklarım da var ama onların değeri birkaç ayar düşük. Son aşkım ölmeden önce uzun süre yatalak kaldı. Az kalsın beni de yatıracaktı. Hem kendi çekti hem bana çektirdi. Neyse ben ölmeden öldü.
Gizlediğim torba dolusu hayalleri renklerini bilmediğim halılar üzerine saçılmış olarak bulurum girdiğim odalarda. ev sahibi “hayat” çok az kişiye karşı misafirperver ve izin vermiyor hiçbir şeyi gizlememe. Böyle zamanlarda bilinçaltı fettan bir kadına benziyor, iyi bir sırdaş gibi görünüp hiç beklenmedik bir anda ortalığa döküveriyor herşeyi.