Lojman bahçesinde bir erik ağacı kalmış.
Ankaralı olduğunu gururla mı söylüyor hüzünle mi söylüyor belli değil.
Ben tek başına baharım çılgınlığı bir de.
Tek başına baharın kokusu…
Tek başına baharım edası.
Bu kadar yalnızlık çeksen sen de bilge olursun diye bakıyor gövdesi.
Kökleri mi?
Bu kızı ben doğurdum havalarında.
Baba, bak Japon.
C ile.
Yaşını saklayan bir erik ağacı gibi…
Ağacın etrafında dönüyor.
Yüzlerce fotoğraf çekiyor.
Yüzünde şaşkınlığın gülümseyen denizleri…
Nasıl olmasın.
Her çiçek bir haiku.
“Ankara’da Bir Erik Ağacı” fotoğraf sergisi açacak kadar.
Sergiyi açıyor mu dedi Cemal.
Yok dedim.
Çantayı kapkaççılar götürmüş.
Hafıza kartı da içindeymiş.
Sen tut Çinçin’de gecekondu bahçesinde başka bir erik ağacını çekmeye git.
Çanta yapmadıklarına dua etsin derisinden.
Üzülmüştür kadın.
Bilmem de, gülümsemesi acıymış.
Erikli maske.