Bekle dedi, kızına. Almayı unuttum. Boynumdan yakalıyor beni her şey. Soğuk da. Sonra yıllarca çekiyorum. Geri döndü. Dış kapı açıldı. Dış kapının iç kapısı açıldı. Düğmeye bastı. 17, 16, 15… Saatine baktı. Saat ona bir tuhaf baktı. Yelkovan çok tedirgin geldi. Akrep korkmuş bir akrep. Sol kolunda bir akrep sokması hissetti. 0. Bindi.

1, 2, 3…

Sol kolundaki akrep daha hızlı iğneliyor.

8, 9, 10, 11…

17.

Kapıyı açtı.

Akrep kollarından sırtına geçti.

Sırtından boynuna.

Askındaki atkısına uzandı, aldı.

Eşiğe yığıldı.

Kalbi yavaşladı.

17, 16, 15, 14…

Kafasının içinde eşyalar, olaylar, bugüne kadar yaşadıkları, yaşamak istedikleri, beklentileri, kazançları, kayıpları, biriktirdikleri, harcadıkları, evi, evinin içindekiler, tanıdıkları, tanımadıkları kudurmuş bir yelkovan gibi…

9, 8, 7…

Akrep boğazında, nefes alamıyor.

4, 3, 2, 1.

0

Son üşümesi adamın…

Bizim Orhan, İtfaiye Meydanı’ndan aldım sana bu atkıyı dedi, çok hoş, akrep desenli. Hava çok soğuk. Bende boğazlı kazak var, senin olsun. O gece bir kızım varmış. 17 yaşındaymış. Hava çok soğukmuş. On yedinci katta oturuyormuşuz. Çıkışta atkıyı unutmuşum. Geri dönmüşüm. Asansör çatıdan çıkmış. Açık havayı geçmiş. Yükseklerdeki bulut parçalarını geçmiş. Yıldızları geçmiş. Bir soğuk bir soğuk… Bir daha dönmemişim. Alo Orhan, yerinde misin, sana uğrayacağım.