‘Yüce yüce sarp kayada neler var’
Seni bir gün sarpa düşmüş hayal ettim.
Düşmüş mü?
Orada kalmış bir şekilde.
Kayanın başındaki ağaca ip bağladım.
Ucunu belime bağladım.
İndim.
Seni kucağıma aldım.
İpe tırmanarak yukarı çıktım.
Ellerim kanadı.
Yok, dedin.
Bir çiçek vardı.
Sadece o sarpta açardı.
Onu istedim senden.
Denemek istedim.
Öyle yaptın.
Çiçeği getirdin.
Sarp ne?
Oğlumuza anlattım.
Ben dedi, ona bir yol yapayım.
Kayayı çizdi.
Ufukta bir devenin kuyruğundan tepesine sırt çizgisi gibi keskin bir yol çizdi kayaya.
Hadi dedi.
Çiçeği gidip getir.
Düşme ama.
Çok dar.
Kalemi elinden alıp kayanın başına bir anne bir baba bir çiçek çizdim.
Getirdim.