Serçe mi?
Yok.
Güvercin mi?
Değil.
Keklik mi?
Iıh.
Karga mı?
Benzemiyor.
Sait Faik’le yan yana oturmuşlar demleniyor. Sait yerinde duramıyor. Konup uçan inip kalkan kuşlara bakıyor. Arada bir makas alıyor oğlandan. Makas mı? Bu çok kadınsı?
Sülün mü?
Yok.
Turna mı?
Değil.
Ördek mi?
Ihh.
Martı olmasın?
Ne işi var canım.
Çocukla İstanbul aksanıyla Rumca konuşuyor. Ağzı kıpırdıyor. Ne dediği uzaktan anlaşılmıyor da, yürür gibi, hızlı anlatıyor.
Aha, doğruldu.
Yamaçtan indi.
Pınarın başındaki o bilemedikleri kuşlar havalandı.
Eğildi.
Ağzını pınara dayadı.
Hikâyeci oldu.
