Apartmanın bahçesinde iki yavru kedi var.
Üstü saç kaplı, köstebek yuvasına benzer bir barınakta yaşıyorlar, binanın yan çıkış yolu kenarında.
Sakinler yemek veriyor.
Fazla uzaklaşmıyorlar.
İnsana da pek yaklaşmıyorlar.
Köpek sesinde içeri kaçıyorlar.
Öyle alışmışlar ki, yabancı bir ayak sesinde hemen dikkat kesiliyorlar.
Kim geçerken içeri kaçmalı, kimden zarar gelmez, hangi çocuğun içinde vahşi bir taraf var, ona göre davranıyorlar.
Sadece bir çocuğa ve iki kadına sevdiriyorlar kendilerini.
Birinin adı Haylaz, diğeri Poyraz…
Kardeş olmalılar.
Poyraz biraz daha derli toplu, kaçılacaksa, önce Haylaz’ın içeri girmesini bekliyor. Sahip çıkıyor.
Şakadan ayağımı yere vurup kızar gibi oldum, tınmadılar.
O arada yanımdan sucu delikanlı geçti.
İkisi de içeri.
Kedileri korkuttun dedim, ardından.
Korksunlar dedi, duyulur duyulmaz, sokağa inerken.
Akşam Köroğlu’na, suyu da sucuyu da değiştir dedim.
Tadı hoşuma gitmiyor.