‘Göl yerinden su eksik olmaz’
Atasözü bu dedim.
Öyle dedi.
Bırak dedim dedi faslını.
Bıraktım.
Bekâr evinde kaldım uzun süre.
Ev arkadaşlarımdan Mustafa çok güzel yemekler yapardı. Her türlüsünden.
Çok lezzetli.
İçimizde en fazla tadına vararak yiyen de kendisiydi masada.
Daha 18 yaşında bebe, nerden öğrendin oğlum?
Evin ilk çocuğuymuş.
Babasından çekinirmiş, biraz sert mizaçlı amca.
Anacıl olması da var tabii işin içinde.
Mutfaktan çıkmazmış çocukluğunda.
Yıllar sonra evlendi.
Çoluğa çocuğa karıştı.
Yemek yapıyor musun Mustafa?
Yok, daha neler.
Keşke devam etsen.
Bir hattat arkadaşı vardı yanında. Tanıştırdı.
Ona Bursalı Hilmi’nin ‘Muhabbet bir bela şeydir giriftar olmayan bilmez’ dizesini yazdırdım.
Sülüs.
Çerçeveletip duvara astım.
Bizim Çelebi çok beğendi, tuttum hediye ettim.
Yazıdaki müzik dedi, harika.
Müziği bırakmış.
Annesi gebeyken klasik müzik dinletmiş karnına, doğunca evde iki yıl klasik müzik çalmış.
Şimdi türkü söylüyor Çelebi, Ankara’da bir barda.
Meğer türküyü bakıcısı söylermiş.
