Burası bir kapı mağazası. Minyatür kapılardan devasa saray kapılarına, kale kapılarına kadar on binlerce kapı var. Ahşap kapılar, demir kapılar, işlemeli kapılar, her biri bir sanat eseri olan kapılar, eski kapılar, eskitilmiş kapılar, çiçeği burnunda kapılar… Hepsi ilginç. Hepsi güzel. Hepsi beni al diyor. Karar veremiyoruz. Mağaza görevlisinden yardım istiyoruz. O bizim için bir kapı beğeniyor. Beğendiği kapıyı almak için yanına gidiyoruz. Kapı bizi içine çekiyor. Kapının içinde kapı, kapının içinde kapı açılıyor. Geri dönemiyoruz, ileriye her adımda yeni bir kapı açılıyor. İçimizde bunun böyle hayatımız boyunca devam edeceğine dair bir korku var. Asıl korku son kapının açılmayacağı ve bizim aslında tek kapı olan iki kapı arasında sıkışıp kalacağımız. İki kapı benzetmesi zorunluluktan. Bir kapı var ve onun içindeyiz aslında.
Son Yazılar
Arşivler
Etiketler
Abdullah Harmancı
Ali Güney
ali Sali
Ali Ömer Akbulut
aylık dergi
aşk
cahid efgan akgül
cahit zarifoğlu
Erdal Noyan
Erdal Çakır
fantastik
gitar intikamı
günlük
hasan yılmaz
Hüseyin Akın
insan
ismail karakurt
kan
kitap
kırağı dergisi
kısa kısa söyleşi
mavera
mavera dergisi
mehmet aycı
Mehmet Kahraman
Metin Erksan
mustafa özçelik
Nusret Özcan
onto yayınevi
röportaj
Sadık Yalsızuçanlar
Sinan Özdemir
sinema
Suavi Kemal Yazgıç
tayyip atmaca
tren
yaşar akgül
yedi güzel adam
yeni devir gazetesi
yunus nadir eraslan
çocuk
şahin taş
şair
şakir kurtulmuş
şiir