Aytmatov’dan, Orhan Kemal’den kopya çekmedim, adı Cemile…
Gezdiği dağlar meşeli, çağrışım icabı, öyle değil elbette.
Kucağında bir sardunya…
Saksısı da çiçekli…
Ahşap.
Kim boyadı bunu kız?
Dört e ile: Ben!
Her gün bu sokaktan üç defa geçer.
Yaz kış aynı elbise.
Çiçekli fistan.
Üşümez misin kız?
Yanan bilir abi.
Saksıyla çiçeğini yanında taşıyan, her gün bu sokaktan üç defa geçen, kimin nesi kimin fesi olduğunu bilmediğimiz, samimi her kişiyle konuşan, itle kopukla muhatap olmayan havalı delimiz Cemile…
Seni kaçırayım mı kız?
Adın Genç Osman mı?
Evet.
Çıkar bakayım kimliği.
Değil elbette.
Adı Genç Osman olan birini bulursa kaçacak belli.
Bir de sardunya sever olması lazım.
Bir gün Özay Gönlüm dinlettim ona. Biliyormuş.
Bir de sen söyle kız.
Genç Osman’ı getir, söylemezsem Arap olayım.
Bir gün sokaktan geçerken bir kediyle konuşuyor. Çömeldi. Sardunyası sol kolunda.
Birkaç gün sonra saksının yanında bir de kedi, kucağında öyle geçti sokaktan.
Sordum.
Onun kedisi abi, kendisi de gelecek. Söyledi.