Biyografi türünde yazılan kitaplar, biyografisi yazılan kişinin etki alanıyla sınırlı bir okuyucu kitlesine sahiptir. Elbette biyografiyi kimin yazdığı da çok önemlidir. Başarılı biyografilerde üslubu başa koymak kaydıyla, kişi hakkında yeterli belge, bilgi ve anı taranmış olmalı; bunun yanı sıra taranan verilerin sağlam bir kurgu temelinde kitaba serilmiş olması gerekmektedir. Peki, bu saydıklarımdan en temeli olan kaynak unsuru yeterli değilse biyografi yazılabilir mi? Üstelik bir de bu kişi Türk sinemasına damgasını vurmuş; insandan, emekten yana bir şahsiyet inşa etmiş bir kişiyse. Metin Erksan gibi hayata karşı bir duruşu, tavrı olan ve bu duruş ve tavrını ömür boyu ısrarla sürdüren bir kişiden bahsediyoruz. Özel hayatıyla ilgili önemli bir kesiti bilinçli olarak karartan – biz ona mahrem diyelim – sürekli sanat ve düşünceyi ön planda tutan, gayrısını kendine saklayan bir kişinin biyografisi nasıl yazılır?

Gündoğdu, tam da burada maharetini konuşturmuş. Merhum Metin Erksan’ın hayattayken ısrarla öne çıkarmak istediği ve öncelediği düşünce ve sanat anlayışını biyografinin temel unsuru olarak görmüş ve bu mihver etrafında biyografiyi kurgulamış. Metin Erksan sinemasının doğuşundan gelişimine tüm detaylarını, Metin Erksan sinemasının Türk sineması üzerindeki etkisi ve konumunu sağlam kaynaklara dayandırarak derinlikli izleme ve okuma çalışmalarıyla tespit etmiş. Böylece yönetmenin göstermek istediği, işaret ettiği tüm detaylara zum yaparak net ve parlak bir fotoğraf albümü oluşturmuş. Elbette bu albümde sadece Metin Erksan yok. Hiç fotoğraf olur da o fotoğrafın arka planı olmaz mı? Gündoğdu baktığı fotoğrafı bütünlüklü görmeye çalışmış. Sadece Metin Erksan’a zum yapılmamış biyografide. Aynı zamanda Metin Erksan’ın çevresine, zamanına, zamanın sinema anlayışına, sinemanın irfanla olan – olmayan demeliyim- ilişkisine, siyasal düşüncenin tarumar ettiği geleneğe, ahlak dışılığa, kısacası Erksan’ın göstermek istediği lakin döneminde kasten gösterilmeyen ne varsa her şeye ışık tutmaya çalışmış yazar.

Bir bakıma tersten gitmiş Gündoğdu. Yönetmenden eserlerine değil de, eserlerinden yönetmene doğru bir yol seçmiş. Kişiyi eserlerinde aramış. Bulmuş da. Toplam on dokuz bölümden oluşan eserde her bölüm usta yönetmenin sinema diyaloglarından alıntıyla açılmış. Adım adım sinema tahlilinden, dönem tahliline oradan karakter tahliline oradan da bütünlüklü bir şahsiyete ulaşılmaya çalışılmış. Gündoğdu’nun Metin Erksan biyografisi için genç bir Türk sineması sevdalısının ve özelde Metin Erksan sineması sevdalısının Metin Erksan’ı anlama denemesi de diyebiliriz. Gündoğdu’yu tebrik etmeliyim. Ortaya enfes bir eser çıkmış.

Kitabın künyesi

Metin Erksan
‘Kuyuda’ Bir Yönetmen

Mücahit Gündoğdu

Cümle Yayınları
Şubat 2017

%d blogcu bunu beğendi: