İlk bakışta hepsi aynı gibi.
Ustası aynı.
Tasarımı da aynı.
Eni, boyu, hacmi de aynı.
Boyası, figürleri de.
Hepsi el/işi.
Dikkatli bakınca, renk değişimlerini, küçük farklılıkları, değişen ruh hallerinin küçük izlerini, neşeyi, kederi, dalgınlığı yansıtan başka ustalıkları görebiliyorsunuz.
Hiç kimse ondan bende de var diyemez.
Aynısından yani.
Aynı değil çünkü.
İşin tuhafı, ustası da bunların aynı olduğunu söylüyor.
Hangisini seçersen seç.
Hakan, bir derviş sakinliğinde bunların hiç birinin diğerinin aynısı olmadığını anlatıyor ustaya.
Ustanın elleri, parmakları, parmaklarının elleri bir başka değerli oluyor ustanın gözünde.
Öyle miymiş? Diyor.
İkisini alıp çıkıyoruz.
Bizi onaylıyor elimizdeki iki çömlek.
O gece çömlekçinin dükkanına bir meczup girmiş.
Bütün çömlekleri kırmış.
Hiçbir kırık diğerinin aynısı değil demiş usta Hakan’a.
Daha bir bilgeymiş sanki.