Güvenlik Caddesinden iniyoruz.
Tarkan’ın Kedi Hastanesi’nden.
Millet Meclisi’nin bulvar kapısına yakın parkta bir Japon…
Arkadaşım elinde fotoğraf makinası olan genç yabancımıza yaklaştı.
On beş dakika çekimi seyrettik.
Japonca bildiğini bilmiyordum, İngilizcesini biliyordum da, meğer Japonca bildiğini bana göstermek istemiş.
Japonca konuştular.
Yaprak fotoğrafları çekermiş.
Ankara’nın sonbaharı çok güzelmiş.
Bir yaprağın ağaçtan düşerken yüz kareden fazla fotoğrafını çekmiş.
Ona bir sergi teklif ettim.
O yüz fotoğrafa talip oldum.
Görüştük.
Sergiyi açamadık ama bir yaprağın düşerken yüz halini gösteren, birbirini izleyen fotoğraflara bakarken Japon’un her karede bir haiku söylüyormuşçasına hayretle kendinden geçişine tanık oldum.
Çay içtik.
Ona Başo’yu sordum, tanımadı.
Oysa Kazuo Ishıguro’ya af buyurun tapıyor.
Zoruma gitti.
Yapraklar adına üzüldüm.
