Yıllar önce bu yaylada pınarın başına dedem üç dut fidanı dikti.
İkisi kurudu.
Birisi büyüdü.
Dut verdi.
Dutları kızıla çalan benekli, tadı kendine özgü bir ağaç.
Yaylalık yer.
Geç yeter.
Kuşlar bayram eder.
Yayla boşaldı.
Bir kişi kaldı.
Dut mevsiminde küçük kuşlar, ala kargalar, karatavuklar, bu yaylada eğleşen başka kuşlar gelir duttan nasiplenir.
Kursakları dolunca uçarlar giderler.
O tek kişi var ya, o münasebetsiz adam, evden sergi yaygı getirir, serer, dudun başına çıkar, dallarını hırpalaya zedeleye dudu çırpar, bidonlarla, kovalarla kulübesine taşır. Yediğini yer, yemediğini günde kurutur.
İnsanla kuşun farkı bu evlat.