Şu sıralar yetişkinler için yazılmış öykü kitapları okumaktan yorulduğumda zihnimi çocuk edebiyatının sembol isimlerinin eserleriyle teskin ediyorum. Bir de döne döne okuduklarım var. Şimdilerde Ursula Le Guin’in Yerdeniz Büyücüsü’nü başucumdan eksik etmiyorum mesela. Edebiyatı kendi içinde kompartımanlara ayırarak “çocuk”, “ilk gençlik” gibi sınıflandırmaları oldum olası yadırgamışımdır. Bir metin hangi seviyeye hitap ederse etsin, aslolan edebiyatın ana ilkelerinin içinde kalarak üretilmiş olmasıdır. Zira çocuklar için kaleme alınmış bir metni büyükler de zevkle okuyabilmeli.
Hafta sonunu yine yetişkin edebiyatının derin dehlizlerinde geçirmeyi planladığım için cuma akşamını Vedat Dalokay’ın Türk Dil Kurumu ödüllü Kolo’suna ayırmıştım. Bugün sevgili Nehir Yarar’ın son romanı Sırrını Biliyorum’u masamda görünce kitabın içeriği akşamki planımı zorunlu olarak değiştirdi. Öğle arasında kitaba şöyle bir göz attım. Romanın mektup üzerinden kurgulandığını fark edince merakım hayli arttı. Mektup türü edebiyatın en nadide alanlarından biridir. Yazarın izin verdiği ölçüde insan ruhunun derinliklerine iner, duyguyla düşüncenin çarpıştığı derin koridorlarda yürüme fırsatı buluruz. Ötekini anlamaya çalışırken bazen orta yerde kendinizi de bulursunuz. Mektup türünde yazılmış romanlarda da durum aynıdır. Ben dilinin yaşanmışlık ve sahicilik alanını dilediğiniz kadar kullanarak ânı yeteneğinizin sınırları ölçüsünde genişletebilirsiniz. Goethe’nin Genç Werther’in Acıları bu türde yazılmış eserlerden aklıma ilk gelenlerdendir.
Sırrını Biliyorum romanı da Tuğçe adlı roman karakterinin yeni taşındıkları evin posta kutusundan çıkan bir mektubu sehven açmasıyla başlar. Ne ki mektup açılmıştır bir kere. Tuğçe roman kişisi okuyup okumama konusunda gidip gelirken merakını yenemez. Mektup oturdukları evin önceki sahibi merhum Nadir Derman’a ömrünün son günlerini geçirmek için yerleştiği huzurevinden meslektaşı ve dostu Kemal Acar tarafından yazılmıştır. Kemal Acar uzun süre dostu Nadir Derman’a telefonla ulaşamadığı için şimdilerde unutulan mektuba umut bağlamıştır; zira kendisi yatağa bağlı olduğu için başkaca da bir çaresi yoktur.
Yeni aile, apartmanın eskilerinden alt komşuları hukukçu Ahmet Bey ve kardeşi Fazilet Hanım’la tanışırlar. Nadir Derman’la uzun yıllar komşuluk yapmış bu iki kardeş de kurguya dahil edilir. Ahmet Bey ve Fazilet Hanım’ı da işin içine katarak Kemal Bey’i teskin etmek, son günlerinde bir dostu kaybetmenin acısını yaşatmamak için Nadir Bey ağzından cevabi mektup yazarlar. İkinci mektupta olaylar düğümlenmeye başlar. Nadir Derman ve Kemal Acar’ın istihbarat görevlisi olduğunu, görevleri sırasında biyolojik silahların zararlı etkisini ortadan kaldıran bir sistem geliştiren iki bilim adamını yanlışlıkla düşman kuvvetlere teslim ettiklerini öğrenirler.
Romanın bu safhasından itibaren anlatının polisiyeye dönüşeceğini düşünürken yazar, küçük bilgilerle yetinerek Büyücünün Evi başlıklı bir bölümle olayı farklı bir mecraya yönlendiriyor. “Büyü” kelimesi bende fantastinin içine gireceğimi, hayal deryasında yüzeceğimi düşündürür. Bölüm böyle bir etkiye kapı aralamasına rağmen fazla uzun sürmüyor. Pelin karakterinin apartmanlar arasında zamana direnen bahçeli ahşap malzemeden yapılmış evine giriyoruz. Bahçesindeki küçük ağılında iki keçinin, kümesinde birkaç tavuğun yaşadığı devasa bir bina. İçinde Pelin’in annesi ve yaşlı bir nine yaşıyor. Şehrin bütün yapaylığına karşı direnen, içinde pür insan barındıran sahici bir ev duruyor. Çoktandır yitirdiğimiz mahalle kültürünün tek kalıntısı bu evde masallardan kopup gelen muzip ve bilge bir nine yaşıyor aynı zamanda. Pelin’in ninesi. Beklediğim fantastiyi bulamasam da bu bölümün sağlam kurgusuyla romanı hareketlendirdiğini düşünüyorum.
Hiç şüphesiz iyi bir roman, kurgu ve olay örgüsünün dışında karakterleriyle de akılda kalır. Nadir ve Kemal karakterinin dışında Zafer karakteri, aklıma da yüreğime de kazınan karakterlerden biri oldu. Kediye çok uzak bir isim olan Firavun isimi dışında karakter isimleri de çok sevimliydi.
Mektup özlemimi gidermese de bu akşam merak duygularımı kamçılayan, temiz bir Türkçe ile kaleme alınmış, gençlerin çok seveceği bir roman okudum.
Kitap Elma Çocuk dizisinden çıktı
