Yazın rehâveti çökünce “Kısa Kısa Söyleşiler”e biraz ara vermiştik. Meydanı çok da boş bırakmamak lazım diye düşünürken imdadımıza Şakir Kurtulmuş yetişti. 80’li yılların iyi ve güzel şairlerinden kendisi. Mavera, Aylık Dergi, Yedi İklim gibi dergilerde göründü. “Ah Güzel Bir Gün” dedikten sonra uzuuuun bir ara verdi yazmaya. Yaklaşık 20 sene sonra suskunluğunu bozdu ve sahalara geri döndü. İyi ki de döndü. Yine şiirler yayınlıyor, yazılar yazıyor ve Çıra Yayınları çatısı altında yeni kitapların yayınlanmasına vesile oluyor. Kendisine Dergibi olarak sorular sorduk. Bizi kırmadı ve cevapladı sağ olsun. İyi okumalar.
Edebiyata ilginiz ne zaman başladı?
Lise yıllarında okumaya olan ilgimiz bizi edebiyata daha çok yaklaştırdı. Okuduğumuz kitaplar edebiyat ve sanat üzerinde yoğunlaşmaya götüren bir yolda, güzel adamlarla buluşturdu bizi.Bunun doğal sonucu Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Rasim Özdenören, Necip Fazıl, Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Akif İnan,Alaaddin Özdenören gibi sanatçıların eserleri ile tanışmamız sanat görüşümüzün şekillenmesini de sağlamış oldu. Hızlı bir okuma süreci yaşadık, okuma dünyamızın sınırları genişledikçe yeni alanlarda yeni isimlerle tanışma imkanı bulduk.
Çocukken tanınmış bir edebiyatçı olacağınızı tahmin eder miydiniz?
Tanınmış bir edebiyatcı olmak..böyle bir düşüncem olmadı hiç..Ama lise yıllarında öğrenciyken ‘bir şair’, ‘bir romancı’, ‘bir yazar’ olmak için edebiyat fakültesine gitmek gerektiğini düşünürdüm.Bunun böyle olmadığını edebiyat fakültesine başladığım ilk günlerde hemen fark ettim.
Çalışkan bir öğrenci miydiniz? Hangi dersleri sever, hangilerinden hoşlanmazdınız?
Edebiyatı sanatı seven bir öğrenci olarak sosyal derslerde daha başarılı idim. Fen derslerinde ise başarısızdım ama bizim zamanımızda not ortalamanız yüksek ise zayıf derslerinizden de otomatik olarak geçiyordunuz. Cebir,geometri,fizik,kimya derslerini hep bu yöntemle geçtim.Edebiyat, kompozisyon,tarih,coğrafya,felsefe,sosyoloji,mantık gibi derslerden hep yüksek notlar aldığım için ortalamam yüksek olur,zayıf dersleri de böylece geçerdim.
O yıllara ait ilginç bir hatıranızı bizimle paylaşır mısınız?
Okuldaki sosyal derslerimize gelen hocaların hemen hepsiyle aram çok iyiydi. Derslerde hep başarılıydım. Hocalarımız dersi kim anlatacak dediklerinde sürekli parmak kaldırırdım. Bazı hocalarımız dersi anlattırmadan otur,10 der, yüksek not verirlerdi. Ben de bu özgüvenin gereği çalışmamış bile olsam sosyal derslerde sürekli el kaldırır dersi anlatmak isterdim. Kompozisyon yazılılarında her zaman en uzun kağıdı yazar en geç ben verirdim.
Nasıl yazarsınız? Konu arar mısınız?
Yazı yazarken önceden belirli bir konu ise yazacağım bir ön hazırlık yapar öyle yazarım. Konu ile ilgili yazılmış eserleri, dokümanları okur, sonra yazmaya başlarım. Şiirde ise doğal olarak beklersiniz.. Şiirin gelip size misafir olmasını arzu edersiniz. Bu buluşma gerçekleşirse yazabilirsiniz şiiri. Yoksa yazmanız çok zor..
İlk yazdıklarınızla şimdikiler arasında ne gibi bir farklılıklar görüyorsunuz? Edebi anlayışınız ne gibi değişliklere uğradı?
Bütün başlangıçlar gibiydi bizimki de. Acemiliklerin olduğu ama heyecanın, coşkunun yüksek olduğu çalışmalar. Her gün bir kitap okuma prensibi ile epeyce kitap okudum lisedeyken. Arkadaşlarım oyun oynarlarken ben kitap okuyordum bolca. İlk dönemlerde yazdığım şiirleri hep ilk denemeler gibi gördüm. Pişmanlık duymadım. O acemilikler olmasa sahih şiire giden yolu bulmamız zor olabilirdi. İlk başladığımız günlerdeki gibi çok okuyup az yazmak konusundaki titizliğimizi her zaman korumaya çalıştım.
En çok hangi yazarları okudunuz? Hangilerinin etkisi altında kaldınız?
Şeyh Galib’i, Fuzuli’yi, Yunus Emre’yi, Mehmet Akif’i ,Necip Fazıl’ı ve yine Sezai Karakoç’u, Cahit Zarifoğlu’nu, Erdem Bayazıt’ı, Akif İnan’ı, Osman Sarı’yı en çok okuduğum isimler olarak sayabilirim. Etki söz konusu olunca Sezai Karakoç,Cahit Zarifoğlu’nu söylemeliyim.
Şimdi edebiyat sahasında bir şeyler hazırlıyor musunuz? Yeni projeleriniz var mı?
Çıra Edebiyat Dizisi editörü olarak çalışıyorum. Mayıs ayında ilk 6 kitapla yayıma başladık. Şimdi ekimden itibaren yeni kitaplarımızla bu diziye devam edeceğiz. Bu arada deneme kitaplarımız ve yeni bir şiir kitabımız hazırda inşallah..
Bugünkü edebiyat hakkında düşünceleriniz nelerdir?
Teknoloji ve popüler kültürün ağır baskısı altındaki edebiyat ve sanat faaliyetleri sıkıntılı bir süreç yaşıyor maalesef. Saf edebi metinlere daha yakın olmaya çalışmalıyız. Dergilerin etkinliği gün geçtikçe azalıyor. Oysa dergiler edebiyat dünyasının can alıcı merkezi konumundadır. Yazı hayatının ana damarı dergilerde yol alıyor. Popülist kültür edebi metinlere de zarar veriyor.Genç okuyucu ve yazarları bu baskıdan bu kültürden uzak tutmak gerekir. Daha iyi ve verimli bir edebiyat ortamının gelişmesi için bu elzem olsa gerek.
Edebiyatımızın gelişmesi için neleri gerekli görüyorsunuz?
Edebi metinlerin okunurluluğunu artırmalıyız. Gençlerin yazmadan çok okumaya ağırlık vermelerini sağlamalıyız. Okumadan yazmak mümkün değil. Genç arkadaşların çok okumaları, edebi ortamlara girip çıkmaları, dergileri çok yakından takip etmeleri gerekir. Yazdıklarını dergilerdeki editörlere, ya da uygun gördüğü şairlere yazarlara göstererek onların değerlendirmelerini almalılar. Daha iyi bir edebi metin çalışmasına kavuşma isteği her daim canlı tutulmalı, bu yönde çok gayret gösterilmelidir.