Dergilerden ve Ayışığına mektuplar adlı kitabından tanıdığımız Selman Cahit’in ilk şiir kitabı “Kelebek Düğünleri” Birey Yayınları’ndan çıktı. Kelebek Düğünleri ilk kez Sultanahmet Dini Yayınlar ve Kültür Fuarı ile Ankara’daki Dini yayınlar ve Kültür Fuarı’nda okuyucularıyla buluştu.
‘Neden gecikti?’
Küçük yaşlardan bu yana şiir yazan Selman Cahit, dostları tarafından sürekli şiirlerini kitap haline getirmek için çaba sarfetmemekle eleştirildi. Şairin ‘Şiir kitabınız niye gecikti?’ sorusuna ilginç bir cevabı var;
“Sanıyorum kitap çıkarmanın zamanı da geçmiştir artık. Aslında benim istediğim hayalini kurduğum ve hatta bugünlerde teşebbüs ettiğim birşey bu. Benim yüzümden olan gecikmeler güzel şiirlerle, iyi şiirlerle okuyucu karşısına çıkmak, daha öncesine ise dergilerde bu şiirlerin tasdikini alma adınaydı. Bunun yanında iradem dışında da olan aksilikler vardı; tembellik etmeyen bir yayıncı bulmak gerekiyordu” diyor şair ve ekliyor: “Başlangıçtan bu yana yazdıklarım gelişti, güzelleştiyse; ancak şimdilerde şiir yazdığım söylenelibir”
‘Eve mısra götürmeyi unutmaz’
Sonunda şiirlerini kitap haline getirmeye karar veren Cahit’in “Kelebek Düğünleri” adlı şiir kitabının uçurumdan aşağı bırakılan bir gül olmaktan öte yankı bulması bekleniyor. Yakın dostlarından Yazar Mehmet Şeker “Ömrünü şiire adamış bir adam Selman Cahit. Siz onu dergilerden şayet görmüşseniz ‘Ayışığına Mektuplar” adlı kitabından tanırsınız. Bense o güzel şairi yakından tanımanın mutluluğunu hep duymuşumdur. Evine ekmek götürmeyi unutur, fakat mısra götürmeyi unutmaz Selman Cahit. Kimliksiz, şemsiyesiz dolaşmayı göze alabilir ama şiirsiz dolaşmaya tahammülü yoktur. ‘Marifet iltifata tabidir’ sözüne inat eserini ortaya koymak için, iltifata ihtiyaç duymayacak kadar kendinden emin, bütün şiir çoğrafyasına hakim olacak derecede birikim sahibi ve bir an önce kitap çıkarmak hevesinde olan genç şairlerdeki heyecanı yenmiş birisidir” şeklindeki sözleri ile anlatıyor Selman Cahit’i.
İsmail BEZİRCİ
“Kelebek Düğünleri”nden bir şiir…
İlân-ı Aşk
Nedir kâbusa benzer bu gördüğümüz, düş mü?
Aşk mıdır bu Allahım, aşkta kin görülmüş mü?
Söndü yıldızlarla bir, bütün ümitler bugün
Gözlerimiz ufukta bir ışık bekler bugün
Sevdâ ateşlerinde yıkanırken rûhumuz
Gökyüzünün altında neden böyle mahzûnuz
Gökyüzünün altında neden böyle çâresi
Ve neden duyulmuyor artık sessizliğimiz?
Duâlar boş dönüyor, yalvarmalar nâfile
Ümide yol vermedi adaklarımız bile
Başucumuzda hüzün bağırır, âvâz âvâz
Böyle aşk, böyle sevdâ, böyle saâdet olmaz!
Kandırmaz artık bizi, ne bulutlar, ne ufuk
Şunun şuracığında iki gönülsüz kulduk
Unutulduk Allahım depremler arasında
Bir çâre yarattın mı gökle yer arasında?
Duydun mu bir kez olsun, kulunun duyduğunu
Senin kadar sevmemenin huzursuzluğunu?
Sen büyüksün, sen ulu, sen hâkim-i mutlaksın
Mührünü gönlümüze ne zaman vuracaksın
Ne zaman ızdırabın başımızı saracak
Susamışlığımızı aşkın doyurur ancak.
Bizi sev, bizi öldür, bizi tutsaklığa al
Bizi cehenneminin kör kuyularına sal
Ateşinle dökülsün günahlarımız, bir bir
Aşkını üstümüze öyle öfkeyle çevir
Bizi dertsiz, tasasız ve kedersiz bırakma
Senden uzak ve sevdâdan habersiz bırakma!