Meşguliyet dönüşü geç olan en uzun yoldur.
Ben kurdum diye söylemiyorum; ama bu cümleyi sevdim.
Bazen insan ne dediğinin farkında olmuyor ya hani, işte böyle zamanlarda aforizmatik açılımlara müsait hale geliyor.
En son bu sanal sütunun kapısına “dışarıdayım az sonra geleceğim” yazıp gitmiştim.
Gidiş o gidiş. İnanın bana, sanallıktan mıdır bilmiyorum hayli zaman geçse de hâlâ bulunduğum yerdeyim.
Ayaklarım badanaj vaziyeti almış halde uzak iklimleri düşlemekten başka bir şey yaptığımı sanmıyorum.
Soranlara, ‘başımı alıp gittim fakat akım yerindeydi’ diye yanıt veriyorum.
İnsanın aklı yerindeyken başını alıp bir yerlere gitmesi hiç ama hiç macera tadı vermiyor. Peki, oldu olacak nerelere gittim size onu da söyleyeyim.
Dostun biri ile bir süre önce sohbet ederken söz uygun bir kıvrımla dolaşarak edebiyat dergilerine geldi.
Dostum bir ara şöyle bir soluklandı, sesine yeni bir anlam yüklemek için dudak kıvamını ayarlayarak tarihi bir kararı açıklarcasına ağzında ne zamandır kıstırıp durduğu cümleyi boşaltıverdi: “Bundan böyle arkadaş dergilerinde yazmayacağım!”
Sözünü kuvvetlendirmek için olmalı; elindeki, benim ona daha geçen gün hediye ettiğim, mavi pilot kalemi çatt diye kırıverdi.
Aslında dostum benim ona bu kararından ötürü kırılırken çıkaracağım sesi bastırmak için kalemini kırmayı çare olarak düşünmüştü.
Hemen kalemin kırıldığı yerden bu cümlenin peşine düştüm. Gerçekten de ‘beni bu havalar mahvetti’ dercesine ‘ beni bu arkadaş dergileri mahvetti’ denilebilir miydi?
Bu sözün ardından ne kadar gittim bilmiyorum.
Ne cümlenin bir mecali kaldı ne de benim dermanım.
Dostumun etkisiz kıldığı kalemi tam kırıldığı noktadan yapıştırıp onararak elime aldım ve şunları yazdım:
“Sevgili dostum, insanı arkadaşlıklar edebiyatçı yapmaz, edebiyat birlikteliği arkadaş yapar. Böylesi arkadaşlıklar edebiyat denetim ve disiplinine katkı sağlarlar. Hem ne kadar kendi kendine böyle prensipler koysan da her zaman arkasından gittiğin kişiyle arkadaş olmaya mahkûmsun. Bilirsin namaz kılanların önüne geçmekle, namaz kılanların önünden geçmek aynı şey değildir. Önüne geçersen imam olursun, önünden geçersen arkadakilerin namazını bozarsın
Hem bu söz bana halk arasında çok yaygın bir sözü hatırlattı. Nasıl derler: “Dostluk başka alışveriş başka”.
Yok, be dostum, atalar alınmasın ama ben bu söze katılmıyorum.
Dost olmanın yolu alışverişten geçer.
Dost alışverişte belli olur.
Maksadımız “dost alışverişte görsün” değil, ‘dost alışverişte olsun’u öne çıkarmak olmalıdır.
Bana arkadaşlıklara dair fikrimi soruyorsan eğer hemen söyleyeyim: Ne zaman arkadaşıma gittimse de çok durmadım yine en sonunda kendime geldim”
Not: Dostum dediğim kişi şimdilerde bir üniversitede edebiyat okutmanı.