Siz sanıyor musunuz ki gülmece yazarları anlattıklarını uydururlar?
Çoğu kere yaşadıklarını, duyduklarını, okuduklarını yalın bir şekilde aktarmaları yetiyor. Belki biraz süsleyerek aktarırlar ki ondan da amaç okurlar sıkılmadan okuyabilsinler.
Size bütünüyle gerçek bir olay sunacağım.
Yaşanan bir mizah mıdır, mizahsa hangi rengidir birlikte görelim.
Olay nerede geçtiğinin önemi yoksa da bir yer söyleyeyim. Konya olsun.
O yerin camilerinin birinde hırsızlık yapılır.
Ender karşılaşılan bir durum değil. Uğru için ha evden, ha tapınaktan almış değişmiyor; sonuçta ekmeğinin peşinde! Eylemi hangi maddenin neresine girer; o da hukukçuların işi. İlginçlik hırsızdan kaynaklanmıyor.
Olayımızda bir de imam var. Adını Hasan Hüseyin koyalım. Suç yeri cami olunca, imamın varlığı da doğal. Suçun tanığıdır veya kıygınıdır bu kişi. Olmasa iyi de eylemin faili olarak da karşımıza çıkabilir.
Birey olmakta zorlanıyorsak da bireyci olmakta başarılıyız. Bunun bir kanıtı, bir suça tanık olan yurttaşların, şahit yazılırım korkusuyla sıvışarak, görmemişler, duymamışlar, bilmemişler arasına katılmalarıdır.
Büsbütün haksızlar mı diye soralım ve sorumuz yerinde dursun.
Olayın tutanağına baktığımızda, suçu ilgililere imamın bildirdiğini, şüphelilerin görüntülerinin kamerayla kayıt altına alındığını öğreniyoruz. Ayrıca kolluğa yazılı bilgi de vermiş. Böylece işi biten başkişimiz, küçük bir macera yaşamışlığın heyecanı ve görevini yapmışlığın gönül huzuru ile evine gitmiştir sanıyorum.
Aradan altı yedi ay geçer.
İmam, olayı gündeminden çıkarmıştır artık. Ama yetkilerini kamu görevlileriyle kullanan devlet işin peşindedir.
İmama günün birinde bir iddianame gönderilir.
Adreste sorun bulunduğu için imamın iddianameden ve duruşmadan bilgisi olmaz. Duruşmaya gelmediğinden zorla getirilir.
İşte o zaman öğrenir ki imam, haber verdiği hırsızlık suçunun sanığıdır. Bir buçuk yıl kadar süren yargılama sonucunda beraatine karar verilir.
Adamın o süre içinde yaşadığı korkuyu, çektiği eziyeti düşünün. Bir kamu görevlisinin savsaklığı, başka bir kamu görevlisini yüz kızartıcı bir suçun sanığı yapmış. Kurtulduğuna mı şükretsin, yaşadıklarına mı yansın, devletin kayıtlarına hırsızlık şüphelisi sıfatıyla girdiğine mi üzülsün!
Sen de herkes gibi aldırmaz davransaydın mı diyelim. savsaklamazsan savsaklanırsın mı diyelim. Kıldır namazını, ver hutbeni, al maaşını keyfine bak mı diyelim. Hutbe başka, hayat başka mı diyelim.