Öğleden sonra uyandım.
Bahçeye indim.
Kimse yok.
Eylül kendine dönmüş, kışa özenmiş, bütün dalları titretiyor.
Atkestanesi altındaki masaya oturdum.
Garson uyardı.
Uyarsın.
En fazla başıma düşer.
Kahve söyledim.
Her dalgada atkestaneleri dökülüyor.
İkisi masama düştü.
Birisi kedinin kuyruğuna.
Birisi…
Garson gülümsedi.
Ben de gülümsedim.
Bu mevsimde çekirge olmaz da diyelim çekirge olsaydım, ezilmiştim.
Kasadaki görevli Kafka okuyordu.
Hesabı ödeyip çıktım.
Ana yola yürüdüm.
Taksi bekliyorum.
Trafik kilitli.
Arabalar irili ufaklı böcekler.
Vazgeçtim.
Geri döndüm.
Bir kahve daha.
Fincana düşene kadar.
Akşam oldu.
Kaç kahve içtim bilmiyorum.
Bahçe kapandı.
Bulantı.
Soğuk.
Nöbet.
Amaçsızca yürüdüm.