Kudüs, Doğu Türkistan ve Bahar…
Yeniden merhaba…
Dergimizin bir önceki sayısıyla kapak ve iç düzeninde yaptığı değişikliğe, verdiğimiz Hüseyin Fahreddin Dede konulu kitap ekine, yeni boyutumuza ve içeriğimize gösterdiğiniz ilgiden dolayı şükranlarımızı sunuyoruz.
Bu sayımızda, yıllardır aksatmaksızın sunduğumuz Şiir Yıllığı’nı ek olarak bulacaksınız.Ali Sali, geçen yılın şiir kitaplarını, dergilerini özenle taradı, seçti, şiirimize ilişkin yazılardan derlemeler yaptı. Bu süreçte kendisine destek olan Yunus Nadir Eraslan’a, poetik yazılarıyla katkı veren dostlara teşekkür ederiz.
Dr. Timuçin Çevikoğlu yine artık her vicdanda makes bulan bir konuyu kökenine inerek eleştirel bir çerçevede tanımlıyor: Musikî ve semâ’ zındıklığı… Âriflerden alınan bu ödünç niteleme, bugün otantik ruhundan ve formundan
iyice uzaklaştırılan, gündelik hayatın en bayağı ve pespaye ortamlarında araçsallaştırılan bir ibadet ve zikir formunun, hem yapanların hem de bunu kayıtsızca izleyenlerin ruhlarında nasıl çürütücü bir etkiye yol açtığını ifade edebiliyor. Tekrar edelim : Semâ’, Çevikoğlu’nun yazısında vurguladığı üzere, onun hakikatine ve sırrına vâkıf olanlarca icra edilebilir. Aksi halde onu, öyle icra edenlerin de şerefini düşüren bir bayağılıktır.
Edebiyat Ortamı’nın şiir, öykü ve deneme heybesi çok bereketlendi. Geçmiş sayılar için seçip de yayımlayamadıklarımıza öncelik verdiğimizi yazar dostlarımıza özellikle duyurmak isteriz.
İki genç ve yetenekli yazarın ilk metinlerini yayımlamaktan onur duyuyoruz. Mine Işık ve Zehra Atıcı’ya dikkat ediniz… İkisi de gelecekte edebiyatımızda kendilerine özgün bir yer edinecekler. Ekşi Meral’in yeni bir öyküsüne
yer vermekten dolayı kıvanç duyuyoruz.
Söyleşi konuklarımız : Ali Emre ve Silvan Alpoğuz. Günümüz şiirinin en değerli ve özgün adlarından Ali Emre, yazdığı romanlarla da son dönemde edebiyatımıza ve kültürel dağarımıza kıymetli katkılarda bulundu. Dili ve dünyasıyla günümüz öykü/romancılığımızın en özgün, en yaratıcı adlarından birisi olan Alpoğuz’un yazdıkları ve yazacakları yarına kalacak gibi görünüyor.
Satuk Buğra Hân’ın, Kaşgarlı Mahmud’un, Yusuf Has Hâcib’in, daha nice güzellerin diyarı olan Doğu Türkistan’daki Uygur kardeşlerimize Çin’in asimilasyonu, işkence ve baskıları bütün şiddetiyle sürüyor. Bu kadim bilgelik yurdundaki olaylara kayıtsız kalmak imkansız. Şiddetle kınıyoruz. Çin’in bütün soykırım çalışmalarına rağmen Doğu Türkistan’ın onurlu halkının bir gün mutlaka kazanacağına, özgürleşeceğine yürekten inanıyoruz. Bu coğrafya’dan şiirsel bir esinti bulacaksınız Edebiyat Ortamı’nın bu sayısında.
Geçtiğimiz günlerde, ihtiyar küreyi bir gözyaşı ve kan deryasına dönüştüren, “dünyanın zâlim patronu”nun Filistin’le ilgili skandal bir girişimine tanık olduk. Bölgedeki krizi daha da derinleştirecek ve gerilimi artıracak bu küstah girişimi asla kabul etmiyor, kınıyor ve İsrail’in, işgal ettiği toprakları asıl sahiplerine geri vermesi gerektiğini belirtiyoruz. Yıllardır Filistin’de kan ve gözyaşı dinmedi. Siyonist saldırganlık, “arz-ı mev’ûd” masalı için sürekli
gözünü kararttı. Bölgeye İngilizlerin jandarma olarak bıraktığı bu bir avuç gözü dönmüşün yıllardır bir kanser uru gibi Filistin’lilerin topraklarını nasıl adım adım işgal ettiğini izledik. Son olarak ABD başkanı, bölgeye adeta bir patlayıcı bıraktı ve bu skandal kararla birlikte, Kudüs’ü birinci kıblesi olarak görenlerin sinir uçlarıyla son kez oynadı. Önümüzdeki süreçte Libya’da başlayan değişimin nasıl Filistin bölgesine de sirayet ederek dengeleri değiştireceğini birlikte göreceğiz. Faysal bin Abdülaziz’in şahadetine müncer olan o tarihî konuşmasını hatırlayalım: “Kardeşlerim! Neden bekliyoruz? Dünyanın vicdana gelmesini mi bekliyoruz? Nerededir ki dünyanın vicdanı? Mukaddes Kudüs’ü Şerif sizi çağırıyor. Kendisini kurtarmanızı bekliyor. Neden korkuyoruz? Ölümden mi korkuyoruz? Allah yolunda cihad ederek ölmekten şerefli ve daha faziletli ölüm var mı? Ey kardeşlerim, bizim istediğimiz İslam Milliyeti ve İslami uyanıştır. Milliyetçilik, ırkçılık veya bloklaşma değildir arzumuz. Çağrımız İslami çağrıdır. Allah yolunda cihad etmeyedir çağrımız. Dinimiz, inancımız, mukaddesatımız ve harimi İslâm içindir çağrımız. Ne zaman ki hatırlasam Haremi Şerifimiz (Kudüs) ve mukaddesatımız işgal ve tecavüz altındadır ve aşağılanmaktadır ve orada günahla Allah’a isyan ve ahlaki çöküntüler sergilenmektedir; işte o zaman Allah’a halisane yalvarıyorum, eğer bana cihad etmek ve mukaddes topraklarımızı kurtarmak nasip olmayacaksa, beni bu dünyada bir an bile yaşatma.” Yıllar önce Fethi Gemuhluoğlu, Arapgir Postası’ndaki bir yazısında, bu zulüm düzeninin yakın bir zamanda değişeceğini müjdelemişti: Yıkılması Mukadder Olan Bir İmparatorluk: Büyük Britanya. 1944’ten itibaren Britanya’nın misyonunu ABD üstlendi. ABD’nin açılımını artık, “Birleşik Terör Devletleri” olarak okuyanlar çoğaldı. Son çeyrek yüzyılda oniki milyon Müslüman öldürüldü ABD ve müttefiklerince. Yetmiş milyon Müslüman sakat kaldı. Sadece Afganistan’da üç milyon altı yüz bin insan öldürüldü. Dünyayı kana boğan ABD ve müttefiklerine, bu katliamların âh’ı nasıl dönecek? Bekleyip göreceğiz. Dünyanın patronajlığı değişiyor. Bu sürecin içinden geçiyoruz. Dengeler altüst oluyor. Hiç şüphesiz çocuklarımız bambaşka bir sabaha uyanacaklar. 1975 yılındaki Dostluk Sohbeti’nde şöyle diyordu Gemuhluoğlu : “Ve kelâm, ölüme dostluğa kadar kelâm burada tükeniyor. Kelâmı tükettim. Yine selâma dönmüş oldum. Ve size diyorum ki, gözü ışımış olun. Çünkü sabah oluyor. Şeb-i yeldâdan geçtik, küfür bitti. Küfür bir zatta kemâlini bulmuştu, bitti. Şimdi onun önünde duruyorlar, şimdi putperestliği onun önünde icrâ ediyorlar. Nifâk bir zatta idi, o da bitti. Riyâ devrini geçiyoruz beyler. Hiçbir tünel ebedî değildir; ebedî olursa adına tünel denmez. Hiçbir tünel ebedî değildir. Ve Yahya Kemal Bey yanlış söylüyor, “İmân bir şevk olan zamanlar geçti” diyor. Geçmemiştir. İmân bir şevk olan zaman tekrar gelmiştir. Ebedîdir. Her zaman öyledir. Her zaman imân bir şevktir. O zaman geçmemiştir. Onun vakt-i eceli…
Hani, onun vakti henüz ecelsizdir; sonunda mukadderdir o. Son sözüm: “Nefesler pâyende ola. Demler, safâlar müzdâd ola. Kulûb-ı âşıkan küşâde ola…”
Dergimizin hazırlığı sırasında değerli şair ağabeyimiz Ragıp Karcı’yı kaybettik. Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyoruz.
BU SAYIDA
4 Kudüs, Doğu Türkistan ve Bahar… | EDİTÖR
7 Kudüs’e Düşen İkindi Manası: İbrahim | ERDAL ÇAKIR
8 Bir Eylül Şiiri | DAVUT GÜNER
9 Dünya Bir Med Cezir | MUSTAFA UÇURUM
10 Devlet Bilgisi Şiirleri | ALİ SALİ
12 Acemi | MÜCAHİT OCAKDEN
13 Sıfır Noktası | KAAN EMINOĞLU
14 Rüzgârın Parmağı | MUHAMMED KORKMAZ
15 Çocukların Paha Biçilmez Kumaşı | GÜLŞAHYILMAZ
16 Öğle Sonlarında Uzayan Boyunlar | CIHAN ADIMAN
17 Eylülün ve Bir Kadının Serencamı | İSMAIL TURAN
18 Hiroşima Çocukları | MUSTAFA RUHI ŞIRIN
19 Mâye-i Muhammedî | ÖMER VURAL
20 Hallâc-ı Esrâr Destânı | MUSTAFA ÖZÇELIK
22 Da İyi Gelir | SELAMI ŞIMŞEK
23 Birazdan Gün Doğacak Geceye | TARIK ÖZCAN
24 Af | ESRA ÖZLEM DÖKMEN
25 Zeytin Ağacı | ORHAN TÜRKAN
26 Akvam-ı Beşer | DURMUŞ BEYAZIT
27 Toprağa Düşmek | HÜSEYIN GÖK
28 Körler | BERAT BIYIKLI
30 İçimizi Isıtan Çay Değilmiş | MEHMET SELIM ÖZBAN
31 Can u Dîl Melâyê Cizîrî | S. AHMET KAYA
33 İstemem | A. KADIR
34 Yüce Türkistan | ABDULHAMİT SÜLEYMAN ÇOLPAN
35 Göğsümde Bir Taş Var | ABDULVAHIT HAYIT
36 Şebüsteri ve Gizli Bahçe / Robert Bly | CÜNEYT FÂTIH YAYLACI
38 Gemiler Yapılır Huzur İçinde | CEMIL ÇAYGÖZOĞLU
40 Yetim | CEMIL ÇAYGÖZOĞLU
41 Bu gece | CEMIL ÇAYGÖZOĞLU
42 Ali Emre ile Söyleşi | ENGİN ELMAN
52 “Şiir, Mûsîkî Ve Semâ’ ile Zındıklaşmak!” ya da
“Bâyezîd, Cüneyd ve Şiblî’nin Şerefini Düşürmek!” | DR. TIMUÇIN ÇEVIKOĞLU
59 Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası’nı Üstün Kılan Özellikleri | YUSUF YILDIRIM
65 Bir Gün Mutlaka | EKŞI MERAL
70 Sağol Babam! | MINE IŞIK
73 Mırmır Radyosu | FATMA ATICI
80 Kurgucu | FERDI ŞAH
82 Üç Küçürek Öykü | ABDULLAH HARMANCI
83 Seher Yeli Gün Umudu | ÖMER VURAL
86 Silvan Alpoğuz ile Söyleşi | YUNUS NADİR ERASLAN
89 Olumsuz Hava Şartları | OĞUZHAN ÖZTÜRK
91 Mis Kokulu | ERBAY KÜCET
93 Anka | AYŞE YÜCEL ÇÖMENLI
96 Kapıdaki | MÜKERREM ÇÖNE
98 Gız Gaçıran | ZEHRA ATICI
102 Yıkılması Mukadder Olan Bir İmparatorluk: Büyük Britanya | FETHİ GEMUHLUOĞLU
104 İpekli Bir Mendil Gibidir Öykülerde Bursa | MUSTAFA BAŞPINAR
108 Batı Berlin’de Nâzım Hikmet ve Amerikalı İnzibatların Kovalamacası | ALI ASKER BARUT
111 Kuyucaklı Yusuf’ta Toplumsal Eleştiri Oklarının Hedefleri | HALIT YILDIRIM
114 Günlerin İzi | ŞAKIR KURTULMUŞ
117 Kış Mutluluğu | ERDAL NOYAN
118 Mustafa Aydoğan’ın Yazma Sevinci | YAVUZ BALI
121 Mehmed Ârif Bey’in Ölümsüz Eseri: Başımıza Gelenler | AHMET FIDAN
124 Sâmi Paşazâde Sezâî’nin Pandomima’sı | TUFAN ERBARIŞTIRAN
128 Cihat Zafer; Tek Kişilik İktidar | FAHRI TUNA
131 Diğer Şeyler | YUNUS NADİR ERASLAN
133 Bir Parmak Bir Tutam Saç, Hepsi Bu | YUNUS NADİR ERASLAN
134 Dergiye Gelen Şiirler | AYŞE KARAGÖZ
137 Yüreğindeki Cemreyi Dile Dönüştüren Hikâyeci: Necdet Ekici | SADIK YALSIZUÇANLAR
140 “Sufi Kişiliğin Psikolojisi”ne Dair | MEHMET KAYIR
144 Sesler Odasının Unutulmuş Olması | MERAL AFACAN BAYRAK
146 Beşir Ayvazoğlu’nun Tevfik Fikret’i | ŞAHIN DOĞAN
148 Hû Konşu | YUNUS NADİR ERASLAN