Türkiye’de yapılan düğünlerde konvoy kurmak yanlışlığıyla, silâhla ateş etmek vandallığıyla sıklıkla karşılaşıyoruz.
Her yaştan sayısız can bu rezillerin eylemleriyle yaşamdan kopuyor.
Bu eylemleri yurt dışına da taşımışlar.
İlk örneğimiz Lübeck kentinden: A226 numaralı otobana çıkan ve üzerinde Türk bayraklarının olduğu yirmi altı araçlık konvoyun içinden bazı kişiler havaya ateş açmaya başlamış ve yirmi bir yaşındaki bir genç otomobilini çapraz şekilde yola çekerek otobanı trafiğe kapatmış.
İkinci örneğimizi Hamburg’tan: Aracın markası, modeli yükseliyor, davranış değişmiyor. Polis, B5 otoyolunda Ferrari, Lamborghini ve Mercedes marka yirmi otomobilin katıldığı düğün konvoyunu trafiği engellediği gerekçesiyle durdurmuş ve dağıtmış.
Bir kadınla bir erkek çiftleşecek diye bu ne yaygara!
Ülkemizde düğün arabasını yolunu keserek bahşiş istemek alışkanlığı da yaygın.
Çocukluğumda her nasılsa ben de bir kez düğün aracı durdurmuş, verilen parayla resim dersinde kullanmak için sulu boya satın almıştım.
Gelin aracının önüne atlayarak canlarını tehlikeye atan çoluk çocuk bir yana, kocaman adamlar da görenek palavrasıyla damattan para koparmaya çalışıyorlar.
Görenek kılıfına sokulan bayağılığın gasba, yasadaki adıyla yağmaya dönüşen bir türüdür bu.
Adam evleniyor diye, o âna kadar varlığından habersiz olduğu bir serseriye neden para versin!
Kimilerinin gözleri ve vicdanları öyle kara, öyle azgınlar ki!
“Damadın düğün salonu önünde inanılmaz ölümü” başlığı altındaki bir gazete haberi: İstanbul’un Bahçelievler ilçesinde saat on dokuz sıralarında, damat ve yakınlarından bahşiş aldıktan sonra konvoyun önünü tekrar keserek ikinci kez bahşiş istedikleri damadı otomobille metrelerce sürüklediler.
İpini koparanın gelip bir yerine yuvalandığı kentlerde işinde gücünde insanların işleri çok zor…