Sabır ne zor…İçinde kabaran öfke denizlerinin süt liman olmasını beklemek…Yüreğindeki isyan büyüyüp büyüyüp de seni boğmaya çalışırken susmak ne müşkül iş Yarabbi..
Herşeye katlanmak kolay da çığ gibi üstüne gelen lüzumsuzluklar yığınına eyvallah demek katlanılır şey değil. Avazı çıktığı kadar bağırsa insan belki dağılır içindeki kara bulutlar… Ya da doruklara çıkıp kendini boşluğa bıraksa… Ama aynı döngünün içinde öfkelerini, isyanların susturup maskelerle yaşamak, mecburiyetler yüzünden sahte kimlikler taşımak yaralıyor, tüketiyor insanı. Kime ne söyleyebilirsiniz ki… Anlayış kaf dağının ardındaki anka kuşu kadar uzağınızdayken ve yargılar çoktan dört yanınızı kuşatmışken… Fazla seçeneğiniz yoktur: Susmak…susmak… susmak..çığlıklarınızı içinize hapsedip yalanlarla yaşamak…
Ve sonra alışıyoruz yalanlarla yaşamaya ve yalanlarımızı çoğaltıyoruz durmadan. Sahtecilik suç değil artık erdem. Sürdürülebilir kalkınma için maskeler üretiyoruz. Aksi halde yaşam şansımız yok. Ne kadar yalancıysan o kadar değerlisin bu dünyada. Ne kadar kendin değilsen o kadar makbul…Şarkılar ‘başkası olma kendin ol’ dese de ne dediğini bilmeden, biz onu bile duymamazlıktan geliyoruz. Çünkü kendimiz olmak yasak bize. Riyasız yaşamak kâr getirmiyor. Sus, konuşma, kabullen…
Ve kimi zaman kendi kendimizi mecbur ve mahkum ediyoruz ikiyüzlülüğe.. Korktuğumuzdan, suçluluk duyduğumuzdan, gerçeklerle yüzleşmenin acısını kaldıracak kadar yürekli olmadığımızdan belki, hiç oynanmamış oyunların en tirajikomik tiradlarını atarız içimizin sızısını bastırarak… Yalanlarımıza ortak ederiz doğan günü, batan dünü. Suskunluğu beceririz biraz zorlayınca kendimizi ama içimizdeki çığlık kulaklarımızı sağır eder. Susturmaya çalıştıkça bağıran iç ses, tokat gibi çarpar yüzümüze sakladığımız gerçekliğimizi…
Karmaşık hayatlarımızın anlamsız labirentlerinde duvarlara vurdukça kafamızı riyakârlığımızın acısı gözyaşlarıyla birlikte sızar yüreğimizden dışarı..
Göründüğün gibi olmak ya da olduğun gibi görünmek ikilemine suni çözümler üreterek yaptığımız terapiler de faydasızdır bundan sonra çünkü aynalar yalan söylemez…