tarafından Ömer Sercan | Tem 1, 2000 | Öykü
Burada unuttu bakışlarını birinin sevgilisi… Küçük torun büyükannesinin dikiş iğnesine iplik geçirirken durmuş zaman. Saat iki buçuk, iğneye iplik geçirmek için en uygun saatler. İplik iğnenin deliğinden henüz geçmiş, torunun gözleri iğne deliği ve ipliğe sabit,...
tarafından Ömer Sercan | May 4, 2000 | Şiir
cevapsız telefonlardan anlam çıkarmaca oynayalım mı birlikte? ya da neden öyle baktımaca? uçurtmalar gidiyor uzaklara, oynayalım mı bingitmece? benim senin kadar dertlerim olsun, senin benim kadar gülüşün, vuralım mı masaya kartlarımızı, piştimece? seni...
tarafından Ömer Sercan | May 1, 2000 | Öykü
Bir şiiri anlamak için kim ömrünü verir? Sokakta kedilerin ellerini tutmuş çocuğun biri, dansetmeye kalkıyor. Hava güneşli, bahar ikindisi, yerler ıslak, yerdeki her bir sigara izmaritinin ıslak süngerlerinde kelimeler var. Bu kelimeler biraraya gelirse büyük sırrı...
tarafından Ömer Sercan | Mar 3, 2000 | Öykü
Hayat gibi. Dudakların söyleyemediklerini bir çırpıda anlayan gözler gibi. Sözler gibi, ‘La İlahe İllallah’ muştulu. Günebakan tarlalarının içinde dolaşan sevinç gibi. Göğsü şifa, elleri merhem, anne gibi. En müşkülün tek bir bakışla halli...