Gürgenden mi?
Meşeden.
Sen mi yaptın?
Ben?
Çiğdem mi çıkarıyorsun?
Evet.
Çiğdemden taç yapmış, gözleri ateş parçası kız kardeşi biraz uzaktan bizi izliyor.
Kaça gidiyorsun?
İkiye.
Başka kardeşin var mı?
İki daha var.
Bu çiğdemin kökü yenir biliyor musun?
Biliyorum, közde pişiriyorum.
Durup dururken, hiç ilgisi yokken:
Dayıma yıldırım düştü.

Yakıp geçmiş.
Öldü.
Göstereyim mi?
Baktığı yöne gidiyoruz. Yıldırım düşen ardıcın çevresini dolanıyoruz. Ayrılırken elindeki sopayı, hınçla ardıcın tepesine fırlatıyor. Sopa düşüyor, alt dallarda kalıyor.
Benim dayısının arkadaşı olduğumu bilmiyor henüz.