Tutup şişeye koysam şu gökkuşağını üç nokta şu yağmur kokusunu üç nokta şu ıslak meşe ağaçlarını üç nokta şu bebek gülüşü rüzgârın ıngalarını üç nokta…
Bir at isterim: Çıplak. Bembeyaz. Yelesi saçlarım gibi.
Bir fistan isterim: Şişedeki gökkuşağını terziye veririm, ne olur ne olmaz yanında dururum ölçüp biçene kadar.
Bir de bir de: Sessizlik.
Günün hangi vakti olursa olsun.
Gökkuşağı cebimde.
Kapıdan annesinin sesi: Sevgili doktorcuğum.
Doktorcuğunun gözbebeklerinden ha geçti ha geçecek bir sevinç.