Bu sargı da ne böyle?

Elindeki Osmanlı kehribarı şak, şak, şak, parmaklarından büyük…

Tespihten oldu.

Anlamadım.

Yüzünde kehribar sarısı bir kahkaha…

Adamı takip ettim. Eli götünde af edersin, nasıl da şakırdatıyor bu güzelim tespihi, telefonla konuşuyor, efeleniyor sesi, ayrılmayın geliyorum dedi, meyhaneden çıktı, ben de çıktım, metroya indi, ben de indim, Kızılay çıkışına yöneldi, ben de yöneldim, yürüyen merdivene bindi, ben de bindim, eli götünde, şak şak şak, jileti çıkardım, tespihin ipini keserken, ardımdaki, ne yapıyorsun demez mi, tespih dağıldı tabii, adam döndü bana, şaakkk, acelesi var, zıp karşıya atladım, hemen merdivenin dibine,  kan tükürüyorum, taneleri topladım, otuzluk oldu ama, olsun…

Okutursun dedim.

Yok dedi, okutmam, babamın tespihi!