Dergin var mı derdin var demektir.
Genç edebiyatçı Seyfullah Arslan’la laflaşıyoruz.
Yer, Beyoğlu’nun arka sokağı olmayacak derecede İstiklal Caddesi’ne paralel uzanan bir mekân, “Akdamar Kahvaltı Salonu”, bir ismi daha vardı ama şimdi unuttum.
Söz döndü dolaştı edebiyat dergilerinin akredite sorununa geldi dayandı.
Kültür ve edebiyat dünyasında lobi faaliyetleri, loncalaşma ve kulis oluşturma çabalarının neredeyse edebiyat üretimin önüne geçtiğinden ne kadar şikâyet edip dem vurduk bilemiyorum.
Ama ortada gittikçe içe doğru çekilen bir edebiyat olduğu aşikâr.
“Şiir geri mi çekiliyor?” sorusunun peşine düşüldüğü bir ortamda, asıl gözden kaçan şu soru sorulmalı değil midir: “Ahlâk geri mi çekiliyor?”
Hiç üşenmedim bütün gazeteleri araştırdım, gazetelerin kültür servisleri İstanbul ve Ankara merkezli bir iki derginin dışında hiçbir edebiyat dergisinin yeni sayılarından bahsetmemiş. Derkenar da buna dâhil.
Sadece bir gazete-(zaman)-bir cümleyle hızlıca geçmiş, diğerlerinde ara ki bulasın.
Kültür-sanat servisleri için bence haber değeri en yüksek olabilecek olay: Milletin kısır gündemlere ve magazine kilitlendiği bir zamanda hâlâ büyük fedakârlıklarla değer üreten irili ufaklı edebiyat dergilerinin çıkabilmesidir.
Umurunda olan var mı? Heyhat!
İşte Sivas’ta Sühan dergisi, işte Tokat’ta Tasfiye dergisi ve işte Sinop’ta Dıranas Kültür- Sanat dergisi… Acaba duyan var mı?
Issız dağ başlarında yanan çoban ateşi gibidir hepsi.
Hem ışıtır hem de ısıtırlar.
Sivas’ta tek başına gönül direnişi veren Hüseyin Kaya yine bu sayı Sühan’da yapacağını yapmış.
Şairlerin eşleriyle ‘evlilik dışı ilişkileri’ ve yazma serüvenlerine katkılarını incelemiş:
“Yenge Özel Sayısı”
Mutlaka okunmalı ve bütün yengelere okutulmalı.
Ocaktaki yemeğinizin yanmasını istemiyorsanız, Sühan’ın bu sayısını okumalısınız.
Derkenar’a gelince; bazı mahfillerde açıp içini okumak varken, ne yazık ki bir takım dergilerle gözü kapalı aynileştirme ve benzerlik kurma çabalarına girildiğine tanık oldum.
Onlara şu atalar sözünü armağan ediyorum: “Her kenar derkenar değildir!”
Son zamanların zahmetsiz yok sayma usullerinden biri de öncekileriyle ya da diğerleriyle aynileştirme ya da benzeştirmedir.
Çünkü aynileştirirseniz yönelen dikkatleri dağıtmış olursunuz.
Dikkati hep kendilerinde toplamak isteyenler sadece kulis yapıp piyasa oluşturmakla kalmazlar, aynı zamanda başkalarını da diğerleriyle aynileştirip gözden düşürüverirler.
Olsun. Hüseyin Kaya’ya yeni dosya konuları çıkıyor demektir.