Süleyman’ın bastonuna kurt girdi.
İşledi, işledi, işledi.
Baston inceldiği yerden kırıldı.
Üç harfiler anladılar o zaman öldüğünü.
Orada bir bilge anlamıştı aslında, bastonun incelmesini, kırılmasını, üç harflilerin de bunu anlamasını bekliyordu.
Kendi bastonuna baktı gülümseyerek.
Dal verdiğini, dalın gül açtığını gördü.
Onu kök saldığı yerde bıraktı.
O gün bu gündür o coğrafyada her öykü dallanır, budaklanır.
Tevrat’tan mı okudun dedi zahit.
Yok dedim, ben yazdım.