Çay. Şeker istemez. Bir dilim limon yanında.
Orhan sinemayı en iyi bilenimiz.
Kendisi de aktör.
Piknik tüplerinden bebek, restoranlardan kaşık, o dizim değil Budizm, o kör var ya biraz sonra kolundakini…
Orhan ne içersin?
Çay abi.
“Gelen kızlar çaydan geçek”
“Çay bulanık nerden içek”
“Bebek öldü kefen biçek”
Susuz kızlar bulanık çaydan geçiyorlar, ölü bir bebek, biçilecek bir kefen var.
Çaydan geçtik. Bebeği unuttuk. Türkünün havasından çıktık.
Garsonun hoşuna gitmiş olacak ki, yeniden çaldı türküyü.
“Alma attım yuvarlandı”
“Gitti beşiğe dayandı”
“Bebek uykudan uyandı”
Abi Kızılay’da patlama oldu. Ortalık kan revan. Yüksel’deydim. Hemen koştum. Yaralıları hastaneye götüreceğiz. Taksiciler almak istemiyor. Daha yaralıyı bindirmeden parasını peşin istiyorlar.
Hepsi değildir Orhan.
Ben gördüğümü söylüyorum abi.
Türkü bitti.
Hafif bir parça başladı.
“Yanına yanına, al beni yanına…”